Tarihi dokusu içinde pek çok önemli markanın satış mağazalarına ev sahipliği yapan İstanbul’un seçkin semtlerinden biri Nişantaşı. Ekim 2004’te açılan Anonim00, bu semtin en işlek arteri olan Rumeli Caddesi üzerinde yer almaktadır. Işık, renk, malzeme ve formlar burada akışkan bir mekan algısına dönüşüyor.*
Yaklaşık 70 yaşında ve karma taşıyıcı sisteme sahip yapının üç katı Anonim00’ın kullanımı için Durmuş Dilekci ve Emir Uras tarafından tasarlanmıştır. İlk iki katı satış, son katı ise toplantı ve depolama amacına hizmet ediyor. Mevcut yapının sunduğu iki temel problem: dar, basık ve karanlık mekanlar ile katlar arasındaki kopuk ilişkiler. Bu problemler mekanın bugün sahip olduğu kimliğin oluşturulmasında belirleyici unsurları haline dönüştürülmüş. Tasarımcıların bu problemlerin çözümünü, kullanıcının ve aynı zamanda ışığın, bir başka deyişle ışık yardımıyla kullanıcının mekan içinde, yatayda ve düşeydeki ‘akış’ında aradıkları anlaşılıyor. Prizmatik formlar, kristalize ve yansıtıcı etkiye sahip yüzeyler ve renk tercihleri tasarımın önemli enstrümanları olarak ortaya çıkıyor.
İki katlı, şeffaf ön cephe geri çekilirken iç mekanın kimi unsurları dış kontura kadar taşınıyor. Toplantı ve depolama amaçlı kullanılan üçüncü katın cephesi ise binanın cephe bütünlüğü içinde değerlendirilmiş.
5 metre genişlik ve yaklaşık 20 metre derinliğindeki mekanın (h= 2.5 metre) aydınlatılmasında prensip olarak sadece ön cepheden doğal ışık alınmış. Giriş katındaki arka bölüm yeraltında olduğundan doğal ışık alma olasılığı zaten bulunmuyor. Girişte kullanılan siyah yansıtıcı tavan yüzeyi ve bu bölgede tercih edilen koyu tonlar ile mekanın bir-iki basamak inilerek devam eden ‘beyaz’ geri planının etkisi güçlendirilmekte, geri plan; beyaz ve ışıklı tavan yüzeyiyle yıkanmaktadır. Işık senaryosu üst katta da benzer bir prensip ile devam ediyor, ön cephe doğal ışığa açılırken geri planda beyaz ışıklıklı yüzey bu kez bir cephe oluşturuyor. Tavana gömülü çizgisel flüoresan ışıklıklar ise bu ışıklı cepheden başlayarak ön cepheye kadar mekanın içinde akıyor. Farklı bir kalıp uygulamasıyla oluşturulan beton duvar yüzeyi girişin sol duvarından başlayarak merdivenle birlikte katlar arası geçişi kuvvetlendirmekte, kullanıcıyı hissettirmeden bir üst kata taşımaktadır. Bu doku, mekan içinde kullanılan boy aynaları yardımıyla çoğalan bir ‘leit-motif’ oluşturuyor.
Ana taşıyıcılar, ona entegre olan prizmatik formlarla hem işlevin bir parçası haline geliyor hem de mekan içinde dinamizmi artırıyor. Bu formlar kırılıp bükülüyor veya yerden havalanıyor, bazen bir tezgah, bazen bir raf veya çekmeceye dönüşerek kullanıcıyı tasarıma yaklaştırıyor.
Malzemelerin kendi rengini ortaya çıkaran ışık rengi seçimi mekan algısında önemli bir rol oynamaktadır. Buna ek olarak, kimi zaman renkler soğuk ifadeleriyle çarpıcı veya yer yer yumuşatılarak sıcak ve kavrayıcı mekan etkileriyle kontrastlar oluşturacak şekilde seçilmiştir. Tekstürlü beton yüzeyler, laklanmış ahşaplar, ışıklı / yansıtıcı kaplamalar… Tanıdık malzemeler, geleneksel kullanımlarla ancak yeni detay ve bir araya gelişleriyle mekan içinde farklı bir ifade kazanıyor.
Mekan içindeki formlar, satılan ürünlerle dengeli bir duruş sergilemekte ve birbirinin önüne geçmeyen bir ‘harmoni’ oluşturmaktadır..
Yer: Nişantaşı, İstanbul
Tarih: 2004
Fotoğrafçı: Ali Bekman